Edebiyatimizin eskimeyen ismi Ömer Seyfettin; Osmanli Devletinden Cumhuriyete gecis sürecini birebir tecrübe etmis ve yasayan bir varlik olarak benimsedigi dili, toplumsal gelismeler baglamindan ayri düsünmemistir. Bu acidan Ömer Seyfettin, tema ve dil yönünden cesitlilik arz eden hikayeleriyle hemen hemen her kusaga seslenebilen usta bir hikayeci olarak ön plana cikmistir. Ele aldigi konulari belli bir dönem icerisinde tasvir etmekle beraber, insana ait evrensel gerceklerden ve kendi milletinin konustugu dilden kopmamistir. Bu noktada hikayelerini modern Türkcenin zengin ve duru kaynagina tasimayi basaran yazar, cagdas Türk edebiyatinin yolunu acmistir. Yazarin hikayeleri; medeniyetler arasindaki geleneksel Dogu-Bati catismasi, Türk ve dünya insaninin kimlik bunalimlari, siyasal ve kültürel cekismeler, Türk modernlesmesi, Bati taklitciligi, toplum ve birey ikilemi, savas psikolojisi, toplumsal adalet, özgürlük ve insanligin tarihsel evrimi gibi kavramlari derinlemesine irdelemektedir. Ömer Seyfettinin yazinsal tavri; Bati taklitciliginin sahte modernizmi ile gercek aydinlanmaci fikirlerin ayrimi neticesinde ortaya cikmaktadir.