Mümin kabrine kondugu zaman, kabir enine yetmis, uzunluguna da yetmis zira acilir. Üzerine de reyhan kokulari sacilir. Üstüne ipek sal örtülür. Eger Kuran-i Kermden bir bildigi varsa, nur olarak kendisine yeter. Eger yoksa, kendisine günes gibi bir nur ihsan edilir. O, kabrinde bir gelin gibidir; uyur. Onu ancak ehli arasinda, en sevgili olan uyandirir. Uykudan uyanir ama ona hic doymamis gibi... Kafire gelince... Kabir onu sikar, kaburga kemiklerini birbirine gecirir. Üzerine kalinligi deve boynuna benzer yilanlar saldirir. Kemikleri üzerinde en ufak bir parca bile birakmadan etini yer bitirirler. Sonra kör, sagir ve dilsiz olan azap melekleri gelirler. Bunlar yanlarinda bir de demir topuz getirirler ve bununla kafiri dövmeye baslarlar. Sagirdirlar, feryadi duymazlar ki, acisinlar. Kördürler, onun halini görmezler ki, merhamet duygulari kabarsin. Sonra onu, aksam sabah atese atarlar.