Zehra Cigdem Özcan ve Cemal Baki Akal hukuktan sinemaya aralanan aykiri kapiyi aciyorlar. Yasa,yargi, adalet, esitlik, ifade özgürlügü, ataerkil baski, irkcilik, ayrimcilik, gecmisle yüzlesme... üstüne yogunlasarak, ideal bir hukuk anlayisinin tökezledigi filmlere öncelik veriyorlar. Özcanin deyimiyle, delilsiz gözaltilar, tutuklamalar ve yargilamalari, atomu parcalayan fizikci ciddiyetiyle bir cocugu bile güldürecek iddialari ortaya atanlari, siradan bulgulari cinayete, örgüte ve komploya ayni ciddiyetle baglayanlari, kurduklari hakimiyeti her ne pahasina olursa olsun korumak icin sinekten yag cikaranlari, önüne kim gelirse gelsin düsman ilan etmekten cekinmeyen, keser dönüp sap döndükce dün sucladigini bugün aklayan, bugün sucladigini yarin pamuklara saran adalet bekcilerini ve onlarin kurbanlarini anlatiyorlar.