ABD ve müttefiki Batili ülkelerin kontrol ettigi sömürü sistemi, bozuk olan yapisina; bir de bu güclerin sinirsiz acgözlülüklerinin eklenmesiyle sürdürülemez bir hale gelmistir. Her gecen gün onlarin elinden kayan ekonomik hegemonya, yeni sahiplerine göz kirpmakta ve bu durum özellikle ABDyi son derece saldirgan hale getirmektedir.
Dünya ticaretinin hakim ögesi olan Amerikan dolarinin tüm dünya ekonomisine yön veren bu muazzam gücünü kaybetmesi halinde hizla ekonomik cöküse sürüklenecek olan ABDnin, bu senaryoya müsaade etmemek icin gerekirse tüm dünyayi yeni bir savasa sürükleyebilecegi artik herkesce tahmin edilebilir hale gelmistir.
Türkiyenin; Islam Dünyasini merkeze alarak, kartlarin yeniden dagitildigi bu sürecte gelecege yönelik en dogru pozisyonu almasi adina öncelikle kendi icinde toplumsal barisini saglamasi, ardindan da inanc-tarih ortakligi kapsaminda bölgesindeki Müslüman nüfusun yogun oldugu ülkelerle hicbir ayrim gözetmeksizin iliskilerini düzeltmesi, bahsi gecen inanc-tarih ortakligini ekonomi temelli bir kader birligine dönüstürmesi, tüm bunlari da günümüzün iktisadi ve siyasal gercekliklerine uygun, rasyonel niteliklere sahip uzun vadeli stratejiler kapsaminda hayata gecirmeye gayret etmesi gerekmektedir.