Kavramin zihinde, nesnesinin ise zihnin disinda yer almasi, kavramlar ile imledikleri arasinda tam bir örtüsme olmasini önler. Yasami zihnimize düsürmeye yönelik her girisim, caresiz yenik bir tasaridir. Varolus geregi yasami tam olarak kavrayamayiz. Kavranilamayani dile getiremeyiz; fakat resmedebilir miyiz
Erbilin resimleri, bu soruyu olumlu yanitlar. Ressam, yasamin kavrayamadigimiz özünde, kendisini duyularimizdan gizleyen bir görünmeyenin var oldugu kanisindadir ritim.
Günlük yasamda kendisini gözlere kapatan özün ritmi, Erbilin resmiyle birlikte görsel bir dile tercüme edilir. Görüngüler dünyasinda görüntüsü olmayan ritim, Erbilin askin betimlemesinde görüntü haline gelir ve izleyicilerin ortak akli bunu tanir. Izleyici, kendisinde var oldugunu bilmedigi yepyeni bir alana acilir. Bu ritim dünyasinda her sey hem olabildigince yabanci hem de sasirtici derecede tanidiktir. Erbil disariyi, her insanda ickin olarak bulunan a priori diyarindan yola cikarak betimlemistir. Bu nedenle Erbilin resim malzemeleri firca, boya ve tuval kadar, ortak duygular, ortak akil ve ortak tindir.