Bir Anadolu bilmecesinde Allahin hikmeti, kulun nimeti nedir diye sorulur. Yanit ekmektir.
Ekmege nimet der Anadolulu. Cünkü ekin, bugday ve ekmek, dünya tarihinde ilk kültür tariminin yapildigi bölgelerden biri olan Anadoluda yasayanlarin adeta genlerine sinmistir. Yoksulu da varsili da, hükmedeni de hükmedileni de doyuran ekmek bir ltuftur. Tanrilar esip gürleyince onlarin kizginliklarini yatistirmak icin, bol ekin verdiklerinde ise onlara sükür icin sunulan adaktir. Bir Musevinin Tanriya sundugu ekmek mayasiz olmalidir. Bir Hiristiyan icin ekmek Isadir. Bir Müslüman icin kutsal bir yiyecektir; yere düsünce öpülüp alna götürülecek kadar kutsal. Tür ve pisirme yöntemleri acisindan caglara, ülkelere, bölgelere, yasayislara göre farklilik gösteren ekmek, bir kültürel degerdir ayni zamanda. Anadolu tasavvufunda cok önemli bir metafordur. Mevlana Divan-i Kebirde Ey batil ümmet, ekmek icin savasin, ekmege kosun... Ve ekmek, alin terinin hak edilmis karsiligidir. Hepimiz biliriz; ekmekler ufalirken, insanlar mutsuzlasir.
Nimet Geldi Ekine - Türkiyenin Ekmeklerinin Öyküsü, Artun Ünsalin Anadoludaki peynir ve zeytinzeytinyagi kültürlerini arastirma serüveninin ardindan, yazari ve okuru kültürümüzde yeni ufuklara tasiyan yeni bir yolculuk. Dünyada kisi basina en cok tahil tüketilen ülkelerden biri olan, yüzlerce cesit ekmegin yapildigi Türkiyede, ekmegin öyküsü ihmal edilemezdi kuskusuz. Artun Ünsal ve Murat Germenin, Marmaradan Egeye, Karadenizden Dogu ve Güneydogu Anadoluya, Akdenizden Ic Anadoluya uzanarak giristikleri bu kesif yolculugu yalnizca Türkiyenin ekmeklerinin öyküsünü degil, Türkiyeyi ve Türkiyeliyi anlatiyor bize.